Star Wars Jedi: Survivor inceleme dosyamızda Respawn Entertainment imzalı devam oyununu mercek altına aldık. Metroidvania formülü ile souls-like dövüş mekaniklerini cilalayan Jedi: Survivor neler vadediyor?
- Çıkış Tarihi: 28 Nisan 2023
- Geliştirici: Respawn Entertainment
- Yayıncı: Electronic Arts
- Platformlar: PlayStation 5, Microsoft Windows, Xbox Series X ve S Serisi
Star Wars Jedi: Fallen Order dövüş mekaniklerinde seyreltilmiş bir souls-like formülünü tercih etmiş ve seviye tasarımında da Metroidvania elementlerini kullanmıştı. Cal Kestis ile tanıştığımız oyun daha sonra bu temellerin üzerine uzak galakside geçen bir Jedi hikayesi de inşa ederek geçer not almayı bildi. Ancak oyunun ilham aldığı noktalar Fallen Order’ın beğenimizi toplamasını sağlasa da zayıf kaldığı yönleri rahatlıkla işaret etmek mümkündü.
Örneğin FromSoftware oyunlarının tanımladığı souls-like dövüş mekanikleri Fallen Order’da sığ kalıyor, tercih edilen Metroidvania formülü ise oyuncuyu bir başka kilitli kapıyı açmak için uğraşmaya teşvik etmiyordu.
İşte merakla beklediğimiz Star Wars Jedi: Survivor serinin önceki üyesini bu örnekler gibi tam da zayıf kaldığı yerlerden yakalıyor. Sonuç olarak karşımızda geliştiricisinin önceki eleştiriler üzerine uzun notlar aldığını kanıtlayan yeni bir oyun çıkıyor. Ve bu kesinlikle çok daha büyük, daha derin ve elbette daha iddialı…
Star Wars Jedi: Survivor İnceleme – Metroidvania Formülü
Metroidvania adı Metroid ve Castlevania oyunlarından gelir. Aksiyon macera oyunlarında karşımıza çıkan bu türün tanımlayıcıları ise bu iki oyun serisinde öne çıkan keşif bileşenleri olur. Aynı Star Wars Jedi: Fallen Order ve Jedi: Survivor’da olduğu gibi, bu türün şemsiyesi altına giren oyunlarda oyuncular iç içe geçmiş haritalarda keşfetmeye teşvik edilir.
Bu süreçte oyuncu kilitli kapılar ve çıkmaz sokaklar ile bol bol karşılaşır. Ancak bunlar gibi erişilmesi imkansız görünen noktaların kilidini açmak için oyunda ilerleme kaydedilmesi gerekir. Bu da aynı harita içerisinde uzun uzun dolanmak ve daha önce gidilen bir noktayı tekrar ziyaret etmek demektir. Ki bu da oyun dünyasında karşımıza backtracking adıyla çıkar.
Geliştirici koltuğunda Respawn Entertainment’ın oturduğu yeni Star Wars oyununda da bu formülün esintilerini bol bol görüyoruz. Ancak ilk oyuna göre bu formülün daha başarılı bir şekilde kullanıldığını söylemek mümkün.
Fallen Order’da oyuncuyu keşfetmeye teşvik etme konusunda sığ kalan seviye tasarımları Survivor’da büyük oranda cilalanmış. Koboh ve Jeddha gibi gezegenlerde Metroidvania yaklaşımının daha geniş bir şekilde ele alındığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bakması Güzel, Keşfetmesi Yorucu
Ama önceki oyuna benzer olarak Jedi: Survivor da oyuncuları teşvik etmek için kozmetik ödüllere başvuruyor. Cal Kestis ile atıldığımız ilk macerada oyundaki haritaların diğer noktalarını keşfetmenin ödülü tekdüze kıyafet renkleriydi. Survivor bu sıkıcı ödülleri yeni ceketler, pelerinli kostümler ve sakal stilleri gibi daha az sıkıcı ödüller ile değiştiriyor.
Ancak bu ilgi çekicilikten uzak kozmetik ödüllere ulaşmak için tekrara düşen Uncharted benzeri tırmanma ve fiziksel seyahat mekaniklerine başvurmak da oyunun sınırlı açık dünyasını olduğundan zaman zaman sıkıcı kılabiliyor.
Koboh ya da Jeddha gibi gezegenlerin şahane göründüğünü söylemeye gerek yok. Ancak çok uzun zaman önce eskidiğini düşündüğümüz bu seyahat formülü, Respawn’ın tasarladığı sınırlı açık dünyalar ile bir türlü örtüşmemiş.
Dolayısıyla bu gezegenlerde gezmek ve sınırlı açık dünya etkinliklerini tamamlamak için görebileceğimiz tek muhtemel sebep oyunun “Star Wars evreninde geçiyor oluşu” olabilir. Aksi halde oyunda yer alan keşif bölgeleri sadece Metroidvania sosuna batırılmış, keşif hissini başarıyla vadetmekten uzak, temelinde basitçe tasarlanmış parkurlar olarak öne çıkıyor.
Bizim için Jedi: Survivor’un resmettiği kısıtlı gezegenler çoğu zaman “bakması güzel, gezmesi yorucu” olsa da, kendisini inandırıcı bir Star Wars evreninde kaybetmek isteyen oyuncular için fena değil diyebiliriz.
Jedi: Survivor ve Keşfedilebilir Bölgeler
Devam oyununun ilk oyuna dair geliştirdiği noktalardan biri de keşfedilebilir bölgeler oldu. Bu tür opsiyonel bölgeler sayıca artsa da içerik tarafında eleştiriye açık birtakım yönlere sahip. Örneğin pek çok RPG’de zindan olarak karşımıza çıkan dungeon bölgeleri çeşitli bulmacalar ve zorluklar sunar. Bu engelleri aşmanın ödülü de karakterinizi geliştirecek bir eşya veya yetenek puanı olabilir.
Elbette Jedi: Survivor da benzer bir denklemi kullanıyor. Ancak bunu yaparken çözüm süreci nispeten sıkıcı olan ve çoğunlukla basit parkur mekaniklerinden ibaret olan bir mekanik kullanıyor. Örneğin Cal için yeni bir kozmetik ya da yetenek puanı bulduğunuz bu antik Jedi tapınaklarında bulmacalar sadece küreyi tespit et ve sihirli kilide yerleştir şeklinde ilerliyor.
Burada Jedi: Survivor’dan bulmaca formülünü yeniden keşfetmesini beklemek adil olmaz. Ancak “Star Wars evreninde bir saniye daha fazla geçireyim, nimettir” diye düşünmeyen kullanıcılar için keşfe açık bölgeler pek de ilgi çekici değil.
Yine de bölgelerin oyunun hikaye bağlamının içerisinde yer aldığını belirtmekte fayda var. Tapınakların belirli bölgelerinde yer alan parıltılar ile etkileşime geçtiğinizde bölgenin ve eski Jedi Düzeni’nin yankılarını dinleyebiliyorsunuz. Tapınaklar da eski Jedi’ların eğitim bölgeleri olarak hizmet verdiğinden bu bölgelerin oyunun kurgusuna başarıyla entegre edildiğini söyleyebiliriz.
Problem sürecin uygulamaya dökülmesinde ortaya çıkıyor. Çünkü yeni bir yetenek puanı ya da Cal için sakal stili almak için tekrar tekrar küre tespit edip duvarlardan koşmak, kaçınılmaz bir şekilde atmosferi baltalayabiliyor. Ancak bu denklem ile barışık olan oyuncuların sorun yaşamayacağının altını çizelim.
Bahçecilik, Dedektiflik ve Kelle Avcılığı
Elbette opsiyonel bölgeler Jedi: Survivor’un yarı açık dünyasının sunduğu sadece birkaç unsurdan biri. Öyle ki devam oyununda bahçecilik yapmak, kelle avcısı olmak ve toplanabilir eşyaların avcılığını yapmak mümkün. Aynı zamanda Rumors (Söylentiler) adındaki yan görevleri de yapabilir ve Koboh gezegenindeki yan görevleri de üstlenebilirsiniz.
Daha sonra geminize dönerek diğer gezegenlerde de keşif yolculuğuna çıkabilirsiniz. Yine de gezegen derken kısıtlı açık dünya bölgelerinde Metroidvania soslu bir keşif sürecinin sizi beklediğini unutmayın. Dolayısıyla bol bol etkinlikle dolu, devasa bir açık dünya yerine rafine edilmiş keşif bölgeleri olduğunu tekrarlayalım.
Devam oyunu İmparatorluk’a karşı sürdürdüğünüz mücadelede mola vermenizi sağlayacak Holotactics masa oyununu da oynayabilirsiniz. Filmlerde gördüğümüz strateji masa oyunu ilk kez Respawn imzalı oyunda oynanabilir hale geliyor.
Jedi Gibi Hissetmek
Respawn her ne kadar Sekiro: Shadows Die Twice dövüş mekaniklerini temel alan bir tasarım tercih etse de Fallen Order’ın bu noktada uzun bir cilalama sürecine ihtiyacı vardı. Ancak Jedi: Survivor yeni ışın kılıcı dövüş teknikleri ile çok daha derin bir dövüş altyapısı sunuyor.
Işın kılıcını Single, Double-Blade, Dual Wield, Crossguard ve Blaster Stance olmak üzere beş farklı şekilde kullanmak mümkün. Her bir ışın kılıcının kendine has avantaj ve dezavantajları olduğu gibi, bazıları da çeşitli düşmanlarda çok daha etkili bir performans sağlıyor. Örneğin Darth Maul ile özdeşleşen çift taraflı ışın kılıcı özellikle güçlendirmeler ile beraber kalabalık düşman gruplarını kolayca tarumar ediyor.
Devam oyunu çeşitli noktalarda Merrin ve Bode gibi yan karakterlerle birlikte dövüşme fırsatı da sunuyor. Her ne kadar oyunun sadece belirli kısımlarında olsa da yanımızda bir yoldaş ile beraber dövüşmek oldukça keyifli. Büyük oranda seyreltilmiş bir Guardian of the Galaxy formülünün tercih edildiğini söylemek mümkün.
Örneğin İmparatorluk birliklerine karşı savaştığınız bir noktada Merrin’e düşmanları dondurması için komut verebiliyorsunuz. Devam oyunu bu mekaniği pek az noktada kullansa da doğru yönde bir geliştirme olduğunu söyleyebiliriz.
Jedi: Survivor’ın Yeni Işın Kılıcı Mekanikleri
Diğer yandan Blaster Stance ise ışın kılıcı ve lazer tabancayı birleştiren daha ilginç bir oynanış vadediyor. Bu da gardı kolay kolay kırılmayan düşmanlara karşı kayda değer bir avantaj sağlıyor. Örneğin Cal Kestis olarak yolculuğunuz boyunca karşınıza Bedlam Yağmacıları adında inatçı bir grup düşman çıkacak. Gardlarını bir türlü düşürmeyen bu yağmacılara karşı Blaster ve ışın kılıcı ikilisi ideal bir seçim olacaktır.
Önceki oyunun aksine Jedi: Survivor beş farklı ışın kılıcı ve yeni düşmanlar ile dövüş formülleri tarafında bizden geçer not aldı diyebiliriz. Özellikle “zor mod” olarak tercüme edebileceğimiz Jedi Master oyun zorluğunda oyun sadece saldırı tuşuna basmadığınız ve bol bol ter attıran” çok daha keyifli bir dövüş deneyimi vadetmeye başlıyor.
Yeni ışın kılıcı tekniklerini Force Pull ve Force Push ile beraber kullandığımızda Jedi: Survivor, önceki oyuna göre daha çok Jedi gibi hissettiren bir oyun olmuş. Bu noktada oyunu Jedi Master zorluğunda oynamanız bizim naçizane tavsiyemiz olacaktır.
Neden Hala Star Wars İzliyoruz?
Kendi kahramanlarının yolculuğunu seneler önce anlatan George Lucas’ın hikayeleri son yıllarda deformasyona uğramış olabilir. Ancak çıkışını bir süredir heyecanla beklediğimiz Jedi: Survivor yıllar sonra neden hala Star Wars tükettiğimize dair ikna edici bir cevap veriyor.
Günün sonunda Star Wars, aslında tüm “büyük” eserlerin yaptığı gibi umudun mücadelesini resmediyor. Bunu yaparken basmakalıp anlatı unsurlarından tam olarak kurtulamasa da Jedi: Survivor’ın kendi içinde tutarlı bir öyküsü olduğunu söylemek mümkün.
İlk oyunun aksine Jedi: Survivor’da dostlarından ayrı kalmış, davasını sorgulayan ve sürekli güçlenen bir düşmana karşı mücadele etmekten yorulan bir Cal Kestis var. Fallen Order’da sürekli hazırlıksız yakalanan ve her haliyle toyluğunu belli eden genç Jedi, İmparatorluk’a karşı verdiği mücadelede yorulduğunu inandırıcı bir şekilde gösteriyor. Dolayısıyla tecrübeli fakat endişeli bir Jedi’ya hayat vermek, nasıl olsa iyiler hep kazanır fikrini zaman zaman sorgulatabiliyor.
Her ne kadar hikaye anlatıcılığının konforlu ve basmakalıp limanlarına sığınsa da devam oyunu hikayesiyle bizden geçer not aldı. Özellikle ara sahnelerdeki Star Wars estetiği ve oynanış ile sinematik arasındaki kesintisiz geçişe de dikkat çekmek gerek. Çünkü bu iki bileşen oyunun zaman zaman tekrara düşen atmosferini bizim için daha da inandırıcı kıldı.
İlgi çekicilikten uzak yan karakterlerine ve çoğu donuk yüzlü ana karakterine rağmen Jedi: Survivor, hem Star Wars sevenler hem de çok tanıdık, ama başarılı bir şekilde anlatılmış bir hikayeye kulak vermek isteyenler için iyi bir seçim.
Star Wars Jedi: Survivor İnceleme – Sonuç
Star Wars Jedi: Survivor, serinin ilk oyununu pek çok yönde genişletirken zayıf yönlerini geliştirmeyi de unutmuyor. Oyunun açık dünya formülleri eskimiş hissettirse de Star Wars Jedi: Survivor yeni dövüş mekanikleri ve duymaya değer Star Wars hikayesiyle son 20 yılın belki de en iyi Star Wars oyunu olmuş.
Olumlu
- Önceki oyuna göre Metroidvania tasarım formülleri daha etkili kullanılmış
- Star Wars estetiğiyle tasarlanan fevkalade sinematikler
- Onlarca yeni kozmetik
- Dövüş mekanikleri zenginleştirilmiş
- Önceki oyunun tüm zayıf yönleri üzerinden ders almış
Olumsuz
- Oyunun yarı açık dünyasında eskimiş Uncharted esintileri var
- Keşfetmeye açık bölgeler zaman zaman ilgi çekiciliğini kaybediyor
- Son yıllarda gördüğümüz en kötü PC performansı