Korona virüsü tatili cyberpunk ve post-apocalyptic temalı oyunlar için havaya girmenin tam zamanı. İşte korona virüsü tatilinde oynamanız gereken 10 oyun!
Korona virüsü sebebiyle okullar tatile girmişken, cyberpunk ve post-apocalyptic oyunları için havaya girmekten daha iyi bir zaman düşünülemez! İşte dışarda henüz bir tedavisi bulunmamış bir virüs kol gezerken oynayabileceğiniz 10 oyun klasiği.
1- BioShock Serisi
Tamam, tamam. BioShock teknik olarak ne cyberpunk ne de post-apocalyptic. Ancak tarihin gelmiş geçmiş en iyi Steampunk oyunlarından biri olmasının yanı sıra hikayesi de bu tatil için biçilmiş kaftan.
BioShock’un arkasındaki felsefeyle ilgili sabaha kadar konuşabilirim. Ancak basitçe anlatmak gerekirse Ayn Rand isimli bir filozofun eserlerinden ilham alınarak yaratılan objektivizm akımı üzerine kurgulanmıştır. Objektivizme göre bir kişinin kendi ihtiyaçları ve mutluluğu her şeyin üzerindedir.
İşte bu felsefeye inanan Andrew Ryan hükümetten habersiz bir ütopya kurmaya karar verir. Rapture ismi verilen bu su altındaki ütopik şehrin inşası sırasında bir plazmid keşfedilir. Bu plazmid zamanla çok güçlü bir biyolojik silaha dönüşecek ve Rapture’ı kurulduğu ütopyadan bir distopyaya dönüştürecektir.
https://www.youtube.com/watch?v=Ymg2HzHF9-4
2- Metro Serisi
Metro serisinin ilk oyunu olan 2010 çıkışlı Metro 2033, kıyamet sonrası deyince akla ilk gelen oyunlardan biridir. Serinin ilk oyununun büyük kısmı kıyamet sonrası Rusya’da geçer. Hatırlatmakta fayda var. Moskova metrosu, büyüklüğü ve karmaşıklığıyla dünyaca ünlü bir metrodur. İşte oyunun büyük bölümü bu metroda geçer.
FPS tarzında olan oyunda Artem (Artyem) karakterini metronun Dark Ones olarak adlandırılmış yaratıklar tarafından istila edildiğini öğrenir. Artem’in kankası Hunter, eğer geri dönmezse bir istasyona gidip durumu haberdar etmesi gerektiğini söyler. Hunter’ın geri dönmemesi üzerine Artem metroda bir yolculuğa çıkar ve bu yolculuk esnasında bir dizi halisünasyon görür.
Hikaye ilgisini çekenler için Metro serisinin Dmitry Glukhovsky tarafından yazılmış bir roman serisi olduğunu da hatırlatalım.
3- Fallout Serisi
Post-apocolyptic diyip Fallout demezsek başımıza türlü iş gelir. Gerçekten de Fallout bir evren olarak oyuncuyu içine almakta ve etkilemekte asla başarısız olmayan bir seridir.
Evren nükleer savaş sonrası dünyayı konu alır ve akla Einstein’ın “3. Dünya Savaş’ı nasıl silahlarla yapılacak bilmiyorum ama dördüncüsü taş ve sopalarla yapılacak” sözünü getirir. Büyük bir dünya savaşından sonra gezegen bir karanlık çağa girmiştir. Dünya kaynakları artık çok sınırlıdır ve devletler hala bu kaynaklar için savaş halindedir. Bunun için Vault-Tec isimli bir şirkete yer altında Vault ismi verilen sığınaklar yaptırır. Bu sığınakların değişik özellikleri vardır. Oyuna 13. Vault’ta başlıyoruz.
13. Vault‘un su çipi bozulmuştur. Bu nedenle çipe yedek parça bulması için yeryüzüne gönderiliriz. Öğreniriz ki, Amerika Birleşik Devletleri, Çin’in biyolojik silah olarak bir virüs geliştirdiğinden şüphelenmektedir (öhö öhö). Bu nedenle FEV isimli başka bir karşı virüs geliştirmiştir. Bu virüsün üretildiği tesis bombalanınca, su çipi için yedek parça bulmanın yanı sıra virüsün mutantlaştırdığı düşmanlarla uğraşmamız gerekecektir.
4- Mad Max Serisi
Mad Max, sinemadan oyun dünyasına uyarlanmış kıyamet sonrası oyunlarından biridir. Konusu bahsettiğimiz diğer oyunlar kadar kompleks olmasa da aksiyon ve araba meraklıysanız, yeniden ziyaret etmeniz gereken bir oyun. Tabi bu demek değil ki hikaye kötü. Daha çok hikayeyi keşfetmek oyuncuya bir seçenek olarak sonulmuş da denebilir. “Hikayesiz oynayamam” diyenler oyunda vakit harcayıp relicleri toplarsa evrene ısınmaları kaçınılmaz olacaktır.
Oyunda hayatta kalmanın tek yolu araba kullanıyor olabilmek. Bu yüzden petrol ürünlerinde inanılmaz bir rekabet var ve arabanıza benzin koymak için çeşitli görevlerde bulunmanız lazım. Mad Max her ne kadar benim de katıldığım optimizasyon eleştirileri almış olsa da grafik ve combat sistemi anlamında son derece yeterli ve tatmin edici bir oyundur. Araba kullanma simülasyonlarınızdan hoşlanıyorsanız mutlaka bir şans vermeniz gerek.
5- Resident Evil Serisi
İki saattir Korona virüsü tatili oyunu diyoruz, bir kere Resident Evil demeyeceğimizi mi sandınız? Tabii ki hayır! Listenin beşinci sırası biyolojik savaş/kıyamet sonrası oyunlarının muhtemelen bir noktada 20.si bile çıkacak olan Resident Evil. Japonlar bir şeyi yapar da üç dört oyunda bırakır mı?
Hikayenin başından başlarsak 1996 yılına gitmemiz lazım. George Travor, Spencer Malikanesi‘nde bir yer altı laboratuvarı inşa eder. Umbrella labaratuvarları olarak isimlendiren bu işletmede T-virüsü isimli bir bir biyolojik silah üzerinde çalışılmaktadır. Virüs bir kaza sonucu önce çalışanlara sızıp onları mutantlara dönüştürür. Daha sonra bu mutantları fasilitede tutmak mümkün olmaz.
Mutantları bulup yoketmekle görevlendirilen S.T.A.R.S ekiplerinin Bravo kısmı başarısız olur. Bunun üzerine mutantların üzerine Alpha birlikleri gönderilir. Birlikten geriye sadece Chris Redfield ve Jill Valentine kalıyor. İkisinden birini seçiyoruz ve olaylar gelişiyor. Seriye başlayacaksanız ilk oyundan başlamalısınız ve Jill karakterini tercih etmenizi öneririm. Post apocalytic oyununuzu korku türünde alırsanız, seriye yeniden başlamak için çok geçerli bir nedeniniz var!
6- NieR: Automata
Dünya kendi kendine çoğalabilen robotlar tarafından ele geçirilmiş ve insanlar Ay’da yaşamak zorunda kalmış. NieR: Automata böyle bir alternatif gelecekte geçiyor. Oyunda dünyayı istila eden robotlardan kurtulmak için iki tane androidi dünyaya gönderiyoruz. Tam bir duygusuz savaş makinesi klişesi olan Nier ve onun empati yapma kabiliyetine sahip olan asistanı 9S.
NieR: Automata oldukça kompleks bir oyun. Androidleri biri üç boyutlu diğer iki boyutlu iki ayrı bakış açısından oynamanız lazım. Oyun bu anlamda ilginç bir oynanış deneyimi sunuyor. Ayrıca gerçek sonu öğrenmek için oyunu üç kez bitirmeniz lazım. Ancak endişelenmenize gerek yok bu aynı oyunu üç kez oynamaktan çok farklı ve evren oldukça geniş.
7- Dying Light
Dying Light, zombie survival oyunları arasında en sevdiklerimden biri. Left 4 Death oyunlarını sevdiyseniz ve aynı tatta bir oyun bakıyorsanız tam size göre.
Oyundaki zombiler oldukça çeşitli ve farklı özelliklere sahipler. Bu yüzden tek bir silahla Allah ne verdiyse dalmak iyi bir strateji değil. Görevlerden XP toplayıp, hız ve kamuflaj gibi güçlendirmeleri almanız gerekli. Ayrıca oyunda bir lock-picking mekaniği de bulunuyor.
Kıyamet sonrası oyununuzu zombili seviyorsanız ve Dying Light’ı henüz denemediyseniz bir şans vermelisiniz.
8- Prototype Serisi
Post-apocalyptic oyununuzu bol şiddetli ve kanlı seviyorsanız Prototype serisini deneyebilirsiniz. Serinin an itibariyle iki oyunu bulunuyor ve oyun kıyamet sonrası New York‘ta geçiyor.
Protoype, tipik bir kontrolden çıkan virüs hikayesi gibi görünse de oldukça derin ve dramatik bir hikayeye sahip. Prototype değişik işlere yarayan ve comboları tadından yenmeyen bir dizi özelliğe sahip. Bu tip özelliklerin oynanışa tek başına entegre edildiği az oyun vardır bu yüzden Prototype oldukça keyifli bir oyun deneyimi sunuyor. Siz bu kadar güçlüsünüz ama düşmanın da sizden aşağı kalır yanı yok. Fazla düşünmeden vurup, kırıp, ortalığı dağıtmak ve kafa dağıtmak için harika bir oyun.
9- Deus Ex Serisi
Deus Ex serisi için yine bir virüs oyunu denemek haksızlık olur. Deus Ex’in oldukça kompleks bir hikayesi var. Kontrolden çıkan ve halk arasında Grey Death ismi takılmış hastalığın çaresi vardır. Ancak sadece Versalife şirketi tarafından üretilen Ambrosia isimli aşı gri ölümün önüne geçebilmektedir. Şirket herkese yetecek kadar aşı üretememekte ve bu nedenle aşı sadece toplumun çok önemli kişilerine verilmektedir.
Bunun üzerine, doğal olarak insanlar ayaklanmaya ve Ambrosia aşılarını çalmak için örgütler kurmaya başlarlar. Bunlardan en çok öne çıkanı Amerikalı Ulusal Ayrılıkçı Güçler’dir.
Ayaklanmaları bastırmak için Birleşmiş Milletler UNACTO isimli bir anti-terörist grubu oluşturur ve oyun başlar. Oyunu nanoteknolojiyle güçlendirilmiş bir ajan olan JC Denton’u oynuyoruz ve UNACTO’dan gelen bir dizi görevi yerine getirip çalınan aşıları geri getirmeye çalışıyoruz. Peki sonrasında ne oluyor? Spoiler vermeyelim.
10- EYE: Divine Cybermancy
EYE: Divine Cybermancy, cyberpunk sevenler için biçilmiş kaftan. Eğer cyberpunk hayranlarının sevdikleri her şey bir oyuna koyup akıllıca görsellerle servis edilseydi ne olurdu diye düşündüyseniz, daha fazla düşünmenize gerek yok. Cevap, EYE: Divine Cybermancy.
Oyunun dünyanın en heyecanlı, yaratıcı ya da şok eden hikayesine sahip olduğunu söylemek mümkün değil. Ancak amnezi içinde sürekli rüyadan rüyaya koşup, uyanınca kendinizi rüyanızdan bile daha ilginç bir yerde bulma fikri siz ilgi çekici geliyorsa EYE: Divine Cybermancy sizin Korona tatili oyununuz olabilir. Deus Ex serisini sevenlere hitap edeceğini düşünüyoruz.
Umarız Korona tatilinde oynamanız gereken oyunlar listemizi beğenmişsinizdir. Listeden deneyeceğiniz oyun var mı? Siz neler oynamayı düşünüyorsunuz. Fikirlerinizi yorumlarda bizimle paylaşın! Eğer oyunlarla ilgili listeleri seviyorsanız diğer listelerimize göz atın!
Artem veya artyem değil, Artyom.
Merhaba tk2! Artem ismi Rusça’da Kril alfabesiyle артём diye yazılır ve üstü noktalı olan e harfi “yo” sesine karşılık gelir. Batı dillerine genellikle Artem diye geçer. Ben de bir Rusça sever olarak tercihimi bu şekilde yaptım. Okunuşu da senin yazdığına daha benzer.
ayrıca bildiğim kadarıyla Ruslar da dümdüz Artem olarak okuyabiliyor, adını Artem olarak telaffuz eden bir Rus arkadaşım vardı
Prototype serisinin an itibariyle bulunan üçüncü oyunu tam olarak nerede?
Yazıda maalesef hata yapmışım ama dikkatli okurlarımızın gözünden neyse ki kaçmıyor! Yazı düzenlendi, sevgiler =)
Prototype serisinin 3 oyunumu varmış eee 3.oyun nerde ?
Merhaba Batuhan haklısın, serinin üç oyunu yok. Bir klavye azizliği olmuş olabilir. Uyarın için teşekkürler! Yazıyı güncelliyorum.