Anasayfa > Blog > En Kötüden En İyiye Spider-Man Filmleri

En Kötüden En İyiye Spider-Man Filmleri

Spider-Man oyununun ek paketi olan Miles Morales, Playstation 5’in çıkış oyunlarından biriydi. Şanslı olanlar edindi ve oynadı, kimimiz Playstation 4’te tecrübe etti. Kimimiz ise yayıncılardan veya Youtube kanallarından izlemekle yetindi. Sizin hala göz atma fırsatınız olmadıysa Spider-Man: Miles Morales Oynanış Videosu konulu haberimize bakarak başlayabilirsiniz. Fakat herkesin ortak noktası belliydi. Doyamadık…

Madem Spider-Man tadı damağımızda kaldı, hem şöyle bir hatırlayalım hem de üstünde sohbet edelim diye en kötüden en iyiye “mahallemizin arkadaş canlısı süper kahramanının” filmlerini sıraladık.

 

8- Amazing Spider-Man 2 (2014)

İnanılmaz Örümcek-Adam 2

Listenin son sırasına uygun gördüğüm filmin yönetmenliğini, serinin ilk filmini de yapan Mark Webb üstleniyor. Ve Andrew Garfield role geri dönüyor. Fikrimce bu karakter ile ilgili kötü bir iş çıkarmak pek tabi mümkün fakat gerek konseptinden gerek hepimizin aşina olduğu karakterlerinden “sıkıcı” bir iş çıkarmanın zor olacağını düşünüyorum. Mark Webb ise bunu başarmış bir yönetmen. Gerek Jamie Foxx’un canlandırdığı ve filmin ana kötüsü olan Electro’nun komik motivasyonu, gerek Andrew Garfield’ın aynı ekşi bakışını filmin yüzde sekseninde ısrarla değiştirmemesi zaten özensiz bir kurguya sahip olan filmi izlemeyi daha da güçleştiriyor. Emma Stone’a rağmen olmadı…

 

7- Spider-Man 3 (2007)

Spider-Man 3

Listenin son sıralarını elinde tutan iki film de kötü… Diğerlerine göre değil arkadaşlar. Tek başlarına kötü filmler bunlar. Fakat son sıradaki filmin aksine Spider-Man 3’ün kötülüğü gülünç. Özellikle film izlerken konuşmayı, dalga geçmeyi seven bir arkadaşınız varsa ve özellikle Spider-Man hayranıysa beraber izlenir. Eminim izleyeli uzun süre olmuş olan arkadaşlar vardır. Şunu hatırlatmam lazım; Keşke tek sorun Symbiot tarafından ele geçirilen Peter Parker’ın ünlü yürüyüşü olsaydı.

 

6- Amazing Spider-Man (2012)

Amazing Spider-Man

Benim gibi Spider-Man: Animated Series ile büyüyen nesildenseniz Tobey Maguire’ın Peter Parker’ını neden sevmediğimi bence anlayabilirsiniz. O yüzden ben bu film duyurulduğunda deli gibi heyecanlanan insanlardan biriydim. Gerek animasyon serisinin ilk bölümünün kötü adamını işleyecek olması gerek Andrew Garfield’ın fiziksel olarak çizgi film ve çizgi roman Peter Parker’ına bir nebze daha çok benzemesi beni umutlandırmıştı. Hala bu filmin kötü olduğunu düşünmüyorum açıkçası. Fakat sizce buradaki Peter Parker haksız yere zorbalığa maruz kalan, içine kapalı, kendi dertlerinden başını kaldıramayan Peter Parker mı? Yoksa okulun cool çocuğu, kaykaycı, örnek ve başarılı bir öğrenci mi? Sadece soruyorum.

 

5- Spider-Man (2002)

Örümcek-Adam

Listenin kalanında kötü bir Spider-Man filmi olduğunu düşünmüyorum açıkçası. İlk Spider-Man’i 5. sırada görmek bazılarınızı kızdıracaktır eminim. Fakat çok yakın zamanda tekrar izlemiş biri olarak söylemem lazım. Malesef bu film kötü yaşlanmış. Son derece tahmin edilebilir olması, tutarsızlıkları, bazı oyunculukların özellikle bu filmde komik derecede kötü olması (Selam James Franco!) bunlar aman aman dert değil. 2000’lerin başından bir süper kahraman filmi izliyoruz sonuçta. Ancak Willem Dafoe’nun son sahnesi veya bir yumruk atılırken altı kez cut yaşanması bugün bu filmi izlemeyi çok zorlaştırıyor.

 

4-Spider-Man: Homecoming (2017)

Örümcek-Adam: Eve Dönüş

Çıkışını Captain America: Civil War ile yapan Tom Holland’ın Peter Parker’ına bayılan, övmelere doyamayan, her fırsatta bağrına basan kalabalıktan biriyim ben. Hatta Holland’ın canlandırdığı Peter Parker’dan daha iyi bir Peter Parker yorumu uğraşsam da hayal edemiyorum. “Mary Jane’i ne kadar seviyor değil mi?” veya “Ailesini ne kadar özlüyor bakın!” gibi konseptlerle değil gençliği, saflığı, dürüstlüğü, sadakati üzerine inşa edilmiş bir karakter olduğunu düşünüyorum. MCU içinde de kendisi ortaya çıkana kadar farketmediğimiz bir boşluğu çok güzel doldurdu. Michael Keaton’ın canlandırdığı Vulture karakteri her ne kadar film boyunca az gözüküp silik kalsa da filmin derdi kötü adamı parlatmak olmadığı için çok da dert değil sanki.

 

3- Spider-Man 2 (2004)

Örümcek-Adam 2

Listenin ikincisi ve üçüncüsü arasında çok fazla gidip geldim. Bu yüzden bu filmin neden ikinci değil de üçüncü olduğunu anlatacak çok objektif görüşüm yok. Tamamen damak tadı diyelim. Uzun uzun bu filmi övmeye de gerek görmüyorum. Herhalde bu film hiç çekilmemiş olsaydı ve Alfred Molina’nın Otto Octavius’u canlandıracağı bir Spider-Man filmi gelecek deselerdi yine mutluluktan havaya uçardım. Derli toplu, izlemesi son derece eğlenceli, keyifli bir film Spider-Man 2. Serinin en büyük silahlarından biri J.K. Simmons’ın hayat verdiği J. Jonah Jameson’a da fazlasıyla doyuyoruz bu filmde.

 

2- Spider-Man: Far From Home (2019)

Örümcek Adam: Evden Uzakta

Çok gösterişli bir film bu. Koca MCU içinde Doctor Strange ile birlikte en etkileyici görsel tasarıma sahip film diyebilirim. Mysterio gibi potansiyeli çok ama çok büyük olan bir karakteri etiyle sütüyle kullanmışlar. Nispeten daha tecrübeli fakat çok daha büyük sorumlulukların üstesinden gelmiş, tabiri caizse önceki filmden bu yana lig atlamış bir Spider-Man izlemek, Tony Stark tarafından devredilmiş bayrağı dimdik taşıyabilen bir Peter Parker görmek hepimizi mutlu etti. Bu saatten sonra da MCU’nun tekrar ilgi çekebilmesi tamamen bu serinin devam filmlerine bağlı diye düşünüyorum.

 

1- Spider-Man: Into the Spider-Verse (2018)

Spider-Man: Into the Spider-Verse

Açık açık söyleyeceğim. Miles Morales bugün için Peter Parker’dan çok daha uygun bir Spider-Man. Bugün kafası çalışan, düzgün öğrenci profilindeki Peter Parker’a gözlük takıyor diye yapılan zorbalıktansa paralı okulda burs kazanmış, arka mahalleden çıkmış, ABD’nin en kalabalık iki etnik kökeninin melezi olan Miles’ın dertleri bana daha gerçekçi geliyor. En nihayetinde bu karakter her şeyden önce maskesini bir kenara bıraktığında da hikayesini, dramasını devam ettirdiği için geldi bugünlere. Karakterin amacı buydu yani. Şimdi 60’lı yıllarda kafası bilime basan çocukların zorbalık görmesi daha yaygındır fakat bugün için bu geçerli değil bence. Tabi Stan Lee’nin, Spider-Man’in maskesi ile ilgili “Maskenin kapalı olmasının bir sebebi var. Spider-Man herkes olabilir. Kadın veya erkek olabilir. Herhangi bir ırktan olabilir.” temalı konuşmasını hatırlayınca Miles Morales’in anlatılmak istenen temaya çok daha iyi hizmet ettiğini düşünüyorum. E hikayesi de ilgi çekici.

Into the Spider-Verse filmi de hem Miles Morales’i hem de diğer örümcek karakterlerimizi pek güzel işliyor. Filmin istisnai derecede iyi olan görselliğinden bahsetmeye gerek var mı bilmiyorum. İzlerken mest olmaktan zaman buldukça “Evet. Bir Spider-Man filmi böyle gözükmeliymiş.” dedirtti. Dublaj kadrosu çok iyi iş çıkarmış. Mahershala Ali ve Jake Johnson gibi sesi çok kolay ayırt edilen sanatçılara rağmen kolayca ikna oluyorsunuz o karakterlerin öyle konuşacağına.

Çok özenli, çok iyi iş Into the Spider-Verse. Olur da animasyon olmasından önyargıya kapılıp hala izlemediyseniz koşa koşa izleyin gelin. Sonra da hem listeyle hem filmle ilgili düşüncelerinizi paylaşın.

 

Hakkında Ege Kumru

Masaüstü Rpg hayranı. Dungeon Master. Hevesli film ve dizi yorumcusu. Konsolda daha iyi nişan alan az kişiden biri.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir