Sekiz yıllık zorlu bir geliştirme sürecinin meyvesi, son on yılın en çok beklenen oyunu ve siberpunk konseptinin en güncel öncüsü…Cyberpunk 2077 inceleme dosyasına hoş geldiniz.
- Çıkış Tarihi: 10 Aralık 2020
- Geliştirici: CD Projekt Red
- Platformlar: Microsoft Windows, PlayStation 4, PlayStation 5, Xbox One, Xbox Series X | S, Stadia
Oyun dünyası ile ilgili olmayanların bile bir şekilde haberdar olduğu Cyberpunk 2077 sonunda çıkış yaptı. Beraberinde birçok tartışmalı konuyu da getiren oyun, sekiz milyonluk ön sipariş barajını da geride bıraktı. Çıktığı günde eş zamanlı olarak 1 milyon aktif oyuncu tarafından oynanan yapım CD Projekt Red‘in bugüne dek geliştirdiği en büyük proje olarak karşımıza çıkıyor. Cyberpunk 2077’yi bir mercek altına alıp detaylıca incelemeden, yapımın iyi ve kötü taraflarına bolca değinmeden önce oyunun hem bize hem de oyun dünyasına ne ifade ettiğine biraz değinmek gerekiyor.
CD Projekt Red: CD Satışından Cyberpunk 2077’ye
Polonya merkezli bir firma olan CD Projekt Red oyuncuların gönlünde ayrı bir yere sahip. CDPR oyuncu taraflı yaklaşımı, korumacı yazılımlara karşı tavrı ve daha önce pek başarılı bir ivme yakalayan The Witcher serisine imza atmasıyla tanınıyor. Cyberpunk 2077’nin de geliştirici koltuğunda oturan firma için ancak “ayinesı iştir kişinin” diyebiliyor ve ekibin geldiği noktaya hayret etmekten kendimizi alamıyoruz.
Sürecin en başında CD satarak ve çeviri yazarak gelir sağlayan firma, yıllar içerisinde Polonya’daki edebi kültürün yapıtaşlarından biri olan The Witcher’i video oyun formatına taşıdı. Akabinde niş sayılabilecek bir bilim kurgu alt türünü yeniden canlandırabilecek kadar büyük bir projeye girişti. Bu süreç içerisinde The Witcher serisinin son halkası oyun dünyasına adını altın harflerle yazdırdı. The Witcher 3: Wild Hunt gibi bir yapım, en az kendisi kadar tutarlı olan ek paketlerle oyuncuların gönlünde olumlu bir yankı buldu.
Bu dönemde CD Projekt Red’e olan güven, şirketin hisse değerleri ile doğru orantılı olarak arttı ve Cyberpunk 2077’nin ilk sinematik fragmanı 2012 yılında yayınlandı.
Siberpunk türünde eserler tüketmiş olanlar ve 1980’li yıllarda Mike Pondsmith tarafından geliştirilen masa üstü rol yapma oyunu Cyberpunk’u deneyim edenler bu fragmanı izledikten sonra heyecanına hakim olamadı. Zekice hazırlanan sinematik video CDPR’ın yeni projesini duyurdu ve sekiz yıl sonra içerisinde kaybolacağımız Night City ilk olarak bu sinematikte görücüye çıktı.
Siberpunk Nedir? – Punk, Cyberpunk 2020 ve Dahası…
Sekiz Yılda Neler Oldu?
CD Projekt Red The Witcher serisi için ayrı bir yapım daha geliştirdi ve bünyesine The Gwent adındaki kart oyununu kattı. Yine oyunculardan olumlu not alan şirket arka planda Cyberpunk 2077 için ter dökmeye devam etti.
Sekiz yıl içerisinde oyun dünyası Red Dead Redemption 2 gibi bir yapımla tanıştı. Rockstar Games’in şaheseri bir oyunun hem teknik hem de tasarımsal bağlamda ulaşabileceği zirveyi gösterdi. Cyberpunk 2077’ye dair heyecan ve beklentiler bir kartopu misali giderek hacim kazanırken, oyun dünyasındaki anlayış da yeni yapımların vadettikleri sayesinde evrim geçirdi. Bu gayet doğaldı tabii.
Cyberpunk 2077’nin ilk oynanış görüntülerinin ortaya çıkması akıllarda yeni soru işaretleri oluştururken Keanu Reeves’in oyunda olacağı gerçeği de muazzam bir coşku seline neden oldu. Yapımı halihazırda bekleyen ve RPG seven oyuncu kitlesinin yanına “yeni bir GTA oyunu geliyor” fikrine can havliyle sarılan başka bir kitle katıldı.
Sekiz senelik bu süreç Cyberpunk 2077’ye dair ortaya çıkan söylentilerin şirketin hisse rakamlarını aşmasına dahi şahit oldu. Oyuncu kitle bir sonraki oynanış videosunu heyecanla beklerken, Cyberpunk 2077’nin hiç çıkmayacağına dair şakalar da internetin çeşitli köşelerine zuhur etti.
Çıkış Tarihleri ve Ertelemeler
Coşku seviyesi Keanu Reeves’i yeni sinematik fragmanda görmemizle zirveye ulaştı. Dünyaca ünlü aktör Cyberpunk 2077’nin çıkış tarihini E3 2019’da duyurdu. Bu dönemde oyun yine internetin gündemine oturdu ve sevilen aktörün oyundaki varlığı heyecan kat sayısını iyice arttırdı.
Cyberpunk 2077 Multiplayer Moduna Sahip Olacak Mı?
Fakat çıkış tarihini duyuran kişi Neo’ya hayat veren Keanu Reeves de olsa CD Projekt Red bu tarihi daha sonra değiştirme kararı aldı. 2020’nin başında hayatı sekteye uğratan COVID-19 pandemisi ile geliştirici ekip uzaktan çalışma politikasına geçiş yaptı. Bu süreçte Cyberpunk 2077’nin çıkış tarihi önce nisan ayından eylül ayına daha sonra 19 Kasım 2020’ye ve son olarak da 10 Aralık 2020 tarihine ertelendi.
Bu süreçte Night City Wire adlı Cyberpunk 2077 programları oyunun içeriklerini detaylıca gözler önüne serdi. Her yayın yüzbinlerce kişi tarafından canlı olarak izlendi ve daha sonra YouTube’da yayınlandı. Bu yayınların izlenme sayısı daha sonra milyonlara ulaştı.
10 Aralık 2020
Çıkış günü geldiğinde ise internet önce IGN ve GameSpot’un incelemeleriyle minik sarsıntılar geçirdi. Oyunun çıkışına özel olarak Steam yeni bir ara yüz tasarladı ve son üç gün içerisinde beklentiler başa çıkılamayacak derecede büyüdü.
Ve Cyberpunk 2077 birçok platform için aynı günün farklı saatlerinde ön yüklemeye. CD Projekt Red’in sekiz yılı aşkın bir süredir geliştirdiği oyun nihayet çıkış yaptı.
Pekala bu oyun sekiz yıldır coşkuyla beklediğimiz oyun mu? Cyberpunk 2077 inceleme dosyamızdaki özet kısmına burada bir nokta koyuyor ve Night City’nin çöplüğünde gözlerimizi açıyoruz; çünkü alevlere vereceğimiz bir şehir var.
Cyberpunk 2077’nin Ne Olmasını İstedik?
Cyberpunk 2077 inceleme içeriğine ekip olarak başlamadan önce kendimize bu soruyu sorduk.
Duyurulduğu günden itibaren Cyberpunk 2077’nin bütünlüğünü koruyabilen bir RPG oyunu olmasını diledik aslında. Sadece RPG ögeleri barındıran bir aksiyon oyunu değil; seçimlerin serüvenimizi etkilediği ve tutarlı sistemlerle desteklendiği bir yapım olmalıydı Cyberpunk 2077.
Fallout 4 gibi etkileyici bir dünyanın içerisinde ayıp olmasın diye koyulan diyaloglar değil; içi dolu karakterlerle gidişatı değiştirebilen etkileşimler görmek istedik. Night City’nin mega binaları neon ışıklarla parıldayıp göz alırken bir sokak arasında önümüzü sibernetik eklentilerle vücudunu “güncellemiş” çete üyelerinin kesmesini hayal ettik. Kendimizi riskli durumlardan diplomatik yollarla kurtardıktan sonra synthwave dinleyerek araba sürmek vardı planlarımızda. Çünkü CD Projekt Red’in elinden çıkan yeni yapım basit bir aksiyon-macera oyunundan çok daha fazlası olmalıydı.
Fakat Cyberpunk 2077 ise Keanu Reeves’in sağa sola füze fırlattığı bir aksiyon oyunu olacağı imajını verip, derinliğe sahip olan karakterlerin yanı sıra RPG elementlerinin de yer aldığı bir yapım olmuş.
Uzak geleceğin distopik metropolünde saatler geçirdikten sonra Cyberpunk 2077’nin yer yer sınıfta kaldığına pek çok kez şahit oluyoruz. Çoğu zaman etkileşim konusunda bizi hayal kırıklığına uğratan açık dünyası, CDPR’ın verip de tutmadığı sözler, kayda değer etkilere sahip olmayan hayat yolları derken Cyberpunk 2077’nin henüz tamamlanmamış bir oyun olduğunu defalarca hissediyoruz. Yapım diğer yandan sürükleyici ana hikayesi, etkileyici yan görevleri, açık dünya etkinlikleri ve oynanış mekanikleri ile gönlümüzü almaya çalışıyor. İlginçtir ki, bunu da çoğu zaman başarıyor.
Oynanış
Cyberpunk 2077 henüz ilk saatlerinde ipleri elimize veriyor. V’nin arka planını seçtikten sonra Night City’de ya da The Badlands’da maceramıza başlıyoruz. Oyunun başlamasıyla beraber basit bir çatışma oyunu olmadığına dair doneler ile karşılaşsak da bu örneklerin devamı gelmiyor.
Şehir Senin, Peki Sen Kimsin?
V’nin kim olduğunu ya da Night City’de atılacağımız tehlikelerden nasıl çıkacağımızı karakterimizi nasıl inşa ettiğimiz belirliyor. Sistemsel geliştirmeler gerek diyaloglarda gerekse genel oynanışta büyük rol oynuyor. Teknik tarafı güçlü olan bir V, Night City’nin sokaklarında çatışan bir çeteyi uzaktan izleyerek etkisiz hale getirebiliyor.
Diğer tarafta fiziksel güce önem veren V ise basit kas gücünün avantajlarını daha dayanıklı oluşuyla gösteriyor. Size namlularını çevirebilecek potansiyel düşmanlar, sizin V’nizin verdiği gözdağından korkarak geriye adım atarken; benim V’min bir korkak olduğunu farz edip ateş edebiliyor. Fakat tüm bu saydıklarımız çoğu zaman çatışmalarda kendini gösteriyor. Megaşirketlerin yönettiği bir dünyada Şirketçi hayat yolunu seçen biri beklediğimiz bürokratik entrikalar ile hiç uğraşmıyor. Bu noktada RPG seven oyuncular olarak karakterimizin esnekliği konusunda da hayal kırıklığına uğradık.
Oyunun en başında seçeceğiniz hayat yolunun V’nin devasa metropolde edineceği etkileşimlere çeşitlilik kazandırması gerekiyor. Fakat bu farklılıklar genelde diyaloglarda kendini gösteriyor ve beklediğimiz etkiyi yaratmaktan oldukça uzak kalıyor. Göçebe, Sokak Çocuğu ve Şirketçi olarak üçe ayrılan hayat yollarından birine sahip olan V; çetelerle, şirket çalışanlarıyla ya da şehirli olmayan The Badlands sakinleriyle farklı diyalog noktalarında etkileşime geçebiliyor.
Diğer yandan, Cyberpunk 2077’nin zorlu sınavı, Night City’nin köhne Watson semtinden gelen Sokak Çocuğu V ile megaşirket Arasaka’nın koridorlarından gelen Şirketçi V’nin ortak paydada buluşturabilmesiyle geçtiğini de söyleyebiliriz. Hayat yolları düşündüğümüz kadar mühim olmasa da oyundaki vereceğimiz kararlar nadiren de olsa radikal değişikliklere neden olabiliyor. Oyun bu sınavı geçerken size şehirdeki serüveninize kim olarak başladığınız, bu serüveni nasıl olarak bitirdiğinizden daha önemli değil diyor.
Bu bağlamda Cyberpunk 2077, V’nin kim olabileceği konusunda ipleri yer yer elinize veriyor ve odadan çıkarken Night City’ye giden kapıyı da sonuna kadar açık bırakıyor. Şehir sizin, ister aleve verin isterseniz o alevlerde yanın diyor.
Aksiyon ve Çatışma
Oyunun teknik sıkıntılar göz ardı edildiğinde en çok öne çıkan kısmı ise oynanış mekaniklerinde yatıyor. Karakter geliştirme konusunda inanılmaz esnek bir anlayış sunan Cyberpunk 2077, tehlikelerde nasıl davranacağınıza dair tüm kontrolü size veriyor.
Klasik “ister gizli git, ister çatışarak gir” varyasyonuyla övünen sözde RPG oyunlarına taş çıkartacak “hackleme” tarafı ile Cyberpunk 2077 kayda değer bir çeşitlilik de kazanıyor. Binaların arasında Night City vatandaşlarını soymaya hazırlanan çete üyelerinden birinin görüşünü kısıtlayabiliyor, diğerinin siber implantlarına kısa devre yaptırabiliyoruz. Hemen ardından saçmasını doldurduğumuz pompalı tüfek ile muhtelif siber kafaları gövdelerden ayırabiliyoruz.
Türlü türlü silahın olduğu oyunda vuruş hissiyatının pek hoş hissettirdiğini belirtmekte de fayda var. Pompalı tüfeğin mermisi düşmana isabet ettiğinde karakterler geriye savrulabiliyor, merminin vuruş kuvvetine bağlı olarak çeşitli uzuvlar kopabiliyor.
Fakat yapay zekanın bizi sıklıkla hayal kırıklığına uğrattığını da ifade etmek gerekiyor. Düşman yapay zekası savaş ortasında eğilmek ve mantıklı olmayan konumlarda siper almak gibi yer yer gerçekçiliği baltalayan hareketler yapabiliyor. Fakat Cyberpunk 2077 muazzam şarkıları ile çatışma heyecanını arttırarak bu hatasını telafi edebiliyor. Yapay zeka kesinlikle geliştirilmeye ihtiyaç duysa da silahlardaki çeşitlilik, yakın dövüş aletleri ve hackleme özelliği oyunun çatışma ve aksiyon ile ilgili sınavlarından geçer not almasını sağlıyor.
Sızma Protokolü ve Hack Sistemi
Cyberpunk 2077 hackleme konusunda istediğimizi veriyor. CD Projekt Red sırf “bilim kurgu alt türü oyun yapıyoruz, hacklemek elzemdir; ekleyelim” demiyor. Aksine çatışmalarda büyük avantaj sağlayan bir sistem sunuyor. Karakterinizin Zeka tarafındaki geliştirmelerini yapmanızla hackleme hakimiyetiniz de artıyor.
Düşmanları RAM’ler ile hackleyebiliyor, kısa devre ya da optikleri devre dışı bırakma gibi özelliklerle siber saldırılar yapabiliyoruz. Daha sonra ekleyeceğimiz modüllerle düşmanın silahını etkisiz hale getirebiliyor ya da etraftaki kameraları kapatabiliyoruz. Sabit olarak ateş eden tüfek mekanizmalarını da hackleme yoluyla oyun dışı bırakabildiğimiz gibi, bize saldıranlara ateş etmesi için de programlayabiliyoruz.
Sızma Protokolü’nu uygulamanız durumunda düşman implant sistemleri, kameralar ve çok daha fazlasının da içinde bulunduğu dijital terminallerden kazanç elde edebiliyoruz. Sekans penceresindeki sayı ve kodları kullanarak soldaki pencereden sızıntı yapıyoruz. Başarılı olmamız durumunda ise hackleme yaparken harcanacak RAM miktarını azaltabiliyor ve ekstra kaynak da elde edebiliyoruz.
Diğer tarafta İngilizcesi Quickhacks olan Hızlı Hackleme yolları ile etkisini aniden görebileceğimiz siber ataklar ile işe koyuluyoruz. Düşmanları ya da nesneleri taradıktan sonra hack eylemleri arasında geçiş yapabiliyor ve tehlikeli durumlardan nasıl sıyrılabileceğimizi belirliyoruz.
Üretim ve Yükseltme
Cyberpunk 2077 başta çok karışık görünse de aslında belirli temellerin üzerine kurulmuş bir üretim ve yükseltme sistemi ile geliyor. Çeşitliliğin fazla olması arayüzün korkutucu gözükmesine neden olsa da biraz zaman geçirdikten sonra üretim ve yükseltme sistemi kendini güzelce izah ediyor.
Oyunda defalarca yağma yaptığımız için envanterimiz kolayca dolabiliyor. Bu noktada yeni bulduğumuz silah ve objeleri parçalara ayırabiliyor, yükseltmek için gerekli olan materyalleri hızlıca elde edebiliyoruz. Kıyafetleri ve silahları sürekli yükseltebilmek ise alıştığımız sağlam karakter geliştirme sistemlerindeki sürece benziyor ve tutarlılıktan taviz vermiyor. Silahlara modül ekleyebilme özelliği ile susturucu ya da dürbünler de takılabiliyor.
Diğer yandan beğendiğiniz bir kıyafetin size sağladığı avantajlar estetik açıdan hoş gözükmeyen başka bir kıyafete göre daha az kalabiliyor. Bu noktada “yaşasın entropizm!” diyerek işlevselliğe önem verip çirkin bir kombin oluşturabilirsiniz. Diğer yandan size daha pahalıya mal olsa da “tarz işlevsellikten önce gelir” diyerek beğendiğiniz kıyafeti de art arda yükseltebilirsiniz. Yine de tüm bu minik kararlar Cyberpunk 2077’yi salt bir aksiyon-savaş oyunu yapmaktan ileriye taşıyamıyor.
Siberpunk bu dünyada kolumuza ancak bir elin parmakları kadar sibernetik eklenti takabiliyoruz. Örneğin hem gözlük hem şapka takamıyoruz. Genital bölgelerin bile düzenlenebildiği oyunda kıyafet çeşitliliği inanılmaz derecede az. Oyunun dünyasında tamamen metale bürünmüş karakterler ile karşılaşıyoruz. Fakat V biraz daha zırh puanı elde edebilmek için oldukça çirkin gözükmeyi tercih eden basit bir tip olarak kalıyor.
Beyin Dansı
2077’nin dünyasında insanlar Beyin Dansı teknolojisi sayesinde anılarını kaydedebildiği gibi başkalarının da anılarını izleyebiliyor. Bu teknoloji sayesinde ana karakter V, ölü ya da canlı olması fark etmeksizin başka karakterlerin hatıralarını tekrar yaşayabiliyor. Adeta bir film izler gibi ileri ya da geri sardığımız Beyin Dansı sekanslarında kanıtlar arıyor; ses, görüntü ya da ısı odaklı üç editör arasında gidip gelebiliyoruz.
Tekrar yaşanabilir bu anıları gözlemleyerek hikayeye katkı sağlayacak bilgileri edinebiliyoruz. Geliştirici ekip İngilizcesi Braindance olan Beyin Dansı özelliği sayesinde gerçekten çeşitlilik kat sayısını ikiye katlıyor ve bu özellik basit bir eklentiden daha fazlası olduğunu kanıtlıyor.
Yapılacak Çok Şey Var
Night City geç yüklenen kaplamaları, bir anda ortaya çıkan araçları ve ani FPS düşüşleri ile beraber gösteriyor azametini. Megabinaların adeta kapana kıstırdığı bu distopik metropol yukarıda saydığımız performans sorunlarına rağmen bizi kendine aşık etmeyi başardı. Şehir kesinlikle muazzam ve dolu görünüyor. Fakat görüntüsünden taviz vermese de kendini tekrar eden etkinlikler dolayısıyla aslında boş bir yer olduğunu da yavaşça belli ediyor.
Her caddenin ardında Night City Polis Departmanı’nın başına ödül koyduğu çete üyeleriyle karşılaşabiliyor, şehrin sokaklarına hükmeden çete liderleri için işler yapabiliyoruz. Bu tür spontane etkinlikler şehrin açık dünyayı sığ bir derecede olsa da güçlendirmiş. Düşman yapay zekası sınıfta kalsa da sürekli çatışmaktan sıkılmıyor; hatta daha fazla tehlike ile burun buruna gelerek şehirdeki saygınlığınızı arttırmak istiyorsunuz. Bu süreçte NCPD’nin belirlediği görevleri yapabiliyor, ileride hikayenin de gidişatını etkileyebilecek olan tercihe bağlı yan görevleri de halledebiliyorsunuz.
Bu noktada Cyberpunk 2077’nin en başarılı olduğu konulardan birinin gunplay yani aksiyon ve çatışma olduğunu söyleyebiliriz. Özellikle 1.05 güncellemesinden sonra düşmanlar eskisi kadar saçma hareketler sergilemiyor.
Night City ile Etkileşim
Cyberpunk 2077 İnceleme: NPC’ler
Cyberpunk 2077 harikulade bir açık dünya sunuyor ve oyuncuyu tasvir ettiği bu dünyaya sağlam bir şekilde bağlayabiliyor. Fakat şehrin sokaklarında gezip NPC’lerle etkileşime geçmek yanlarına gidip bir tuşa basmaktan öteye maalesef geçemiyor.
NPC’ler genelde sert birkaç cümle ediyor ve yanınızdan yürüyüp geçiyor. Ya da herhangi bir araba kazasında verdikleri tepkiler gerçekçilikten uzak olmaları sebebiyle oyun deneyiminizi büyük oranda baltalayabiliyor.
Silah seslerinden kaçarken robotik bir şekilde hareket etmeleri ise Night City’yi içinde garip oyuncakların olduğu bir vitrin haline getiriyor. Bu distopyayı bu kadar ilginç yapan şeylerin içindeki insanlar olduğunu düşünerek hareket ediyorsunuz fakat Cyberpunk 2077 önünüze bir çizgi çekip “bu dünyanın insanlarıyla ancak bu kadar etkileşime geçebilirsin“ diyor.
Örneğin bir gecelik ilişki geçirdiğiniz hanımefendi ya da beyefendiler ise sizi daha sonra hatırlamıyor. Yüzleri inanılmaz etkileyici bir şekilde modellenmiş olan Night City’de herkes gerçekten ya çok güzel ya da çok yakışıklı görünüyor; fakat hiçbiri sizinle gerçekten iletişim kurmuyor.
Night City Aslında Büyük Bir Tiyatro Sahnesi
Bununla beraber oyunda NPC’lerin birbirleri arasında yaşadığı olaylara şahit olabiliyoruz. İki arkadaş borç meselesi yüzünden kavga ederken biri diğerini vuruyor, ardından arkadaşının cesedine bakıp bir sigara yakıyor. Ya da arkadaşları ödevlerini kaydederken kendisi bir beyin implantına sahip olmadığı için annesine ağlayan bir çocuğa şahit oluyoruz. Diğer tarafta duvardaki grafitilerin önünde poz vererek birbirlerini fotoğraflayan çete üyelerini izliyoruz.
Night City bu tür örneklerle oyunun ana karakteri olduğunu belli ediyor. Bu olaylar şehrin acımasız dünyasını gerçekten etkileyici bir şekilde gösterse de oyun bu minik hikayelere katılmanıza çoğu zaman izin vermiyor. Gidip daha sonra bu NPC ile konuşmayı denediğinizde hiçbir tepki alamadığınız gerçeği “ben az önce minik bir skeç izledim sanırım” demenize neden oluyor.
Bu mega şehir çoğu zaman bir tiyatro sahnesi görevi görüyor fakat sizi sahneye sadece belirli zamanlarda çıkarıyor. Örneğin genelevden atıldığı için parası ve kalacak yeri olmayan bir hanımefendiyi başka birinden yardım isterken izliyoruz. Uzun bir süre tartıştıklarını izledikten sonra gidip “ben sana yardım edebilirim” demek istediğinizde oyun bu şansı size ya hiç tanımıyor ya da sınırlı bir noktaya kadar müdahil olmanıza izin veriyor.
Yazının en başında da belirttiğimiz gibi Red Dead Redemption 2 gibi yaşayan bir dünyayı gördükten sonra en azından nispeten yakın bir performansa Cyberpunk 2077’de de şahit olmayı isterdik. Fakat“yeni nesil açık dünya RPG oyunu” iddiasıyla ortaya çıkan Cyberpunk 2077, dünya ile etkileşim konusunda bizi yer yer hayal kırıklığına uğrattı.
Vahim Teknik Performans, Zamanın Gerisinde Kalmış Fizik Motoru
Cyberpunk 2077 maalesef fizik motoru tarafında da sınıfta kalıyor ve teknik performans konusunda yaşadığı sıkıntılarla kendi topuğuna sıkıyor. Bundan yedi yıl önce çıkış yapan GTA 5‘de araçla NPC’lere çarpmak, şehrin ortasında ateş etmek, araba camlarına kurşun sıkmak gibi birçok minimal eylem tatmin edici bir fizik motoruyla destekleniyordu. Örneğin bir NPC’ye çarptığınızda NPC yapay zekası yerden kalkarak oyuncuya saldırmak ya da topallayarak uzaklaşmak gibi gerçeğe yakın tepkiler veriyordu. Ya da trafiğin ortasında bir aracın önünü kestiğinizde aracın şoförü sinirlenerek ya sizi ezmeye ya da gaza basıp etrafınızdan dolanmaya çalışıyordu. Bunu yaparken NPC’ler nazikçe yoldan çekilmenizi rica edebiliyor ya da hakaretler savurmaya başlıyordu. Tüm bunlar GTA 5’in tasvir ettiği Los Santos’u daha canlı ve gerçek bir dünya kılmıştı.
Fakat son on yılın en çok beklenen oyunu Cyberpunk 2077’de ise NPC’ler ruhsuz bir şekilde yüzünüze bakıyor ya da vahim durumdaki yapay zeka yüzünden bağırıp kaçmaya çalışıyor. Arabaya silah doğrulttuğunuzda NPC adeta ayıp olmasın dercesine endişeleniyor; ateş etmeniz halinde ise arabadan çıkıp eğiliyor. Bu süreçte de bağlam ile alakası olmayan “Bugün nasılsın?” gibi bir cümle mırıldanıyor.
Rastgele bir NPC’ye yumruk attığınızda ise karakter kesinlikle hoş gözükmeyen bir animasyon ile koşmaya başlıyor. GTA 5’de olduğu gibi karşılık vermek yerine sürükleyiciliği baltalayan hareketler sergiliyor. Tüm bu kısır süreç içerisinde geç yüklenen kaplamalar, bir anda ortaya çıkan arabalar ya da havaya zıplayan NPC’ler ise bizi “yapma be Cyberpunk 2077” demek zorunda bırakabiliyor.
Hikaye
Tüm kusurlarına rağmen CD Projekt Red’in elinden çıkan bu oyun için gerçekten de son yıllarda çıkış yapmış en eşsiz işlerden biri diyebiliriz. Jackie Welles, Panam Palmer, Judy Alvarez ve Elizabeth Peralez‘in yanı sıra sayılabilecek onlarca tutarlı ve içi dolu karakter, oyunu bitirdikten birkaç yıl sonra bile size isimlerini unutturmayacak. Bize kalırsa Night City’deki binaların rengini bile söylemek Cyberpunk 2077’den alabileceğiniz deneyimi sakatlayabilir. Bu bağlamda bizi türlü teknik sıkıntılara ve geliştirici ekibin çeşitli acemiliklerine rağmen kendine ilginç bir şekilde bağlayan oyunun hikayesinden pek bahsetmeyeceğiz.
Bu başlık altında oyunun hikayesini özetlemekten dahi çekinmemiz, Cyberpunk 2077’nin bu sınavı başarılı bir şekilde geçtiğini kanıtlar niteliktedir diyor; V ve Johnny Silverhand arasındaki dinamiğe değinmekten de geri kalamıyoruz. Cyberpunk 2077 inceleme içeriğimizde bu ikilinin işlenme şeklinden bahsetmeyi bir borç biliyoruz.
V ve Johnny Silverhand
Cyberpunk 2077 ana karakter V ve Johnny Silverhand arasında kurduğu ilişkiyle yepyeni bir boyut kazanıyor. Hikaye yavaş yavaş dallanıp budaklanırken oyun sizin takip etmeye zorlamak ve üzerinize kürekle bilgi atmak yerine iki karakterin hikayesini de adım adım işliyor.
Siz hikayeye daha çok bağlanırken arka planda yeni olaylar da filizleniyor ve Cyberpunk 2077 eş zamanlı bir şekilde devam eden tüm hususları birbirine bağlıyor. Örneğin V’nin yegane amacı kafasındaki çipten kurtulmak olduğu için bu süreçte başkalarının da davasına ortak olması gerekebiliyor. Bu noktada oyun hikayeyi ayrı tabaklarda servis etmek yerine tek ve büyük bir tabak ile koyuyor önünüze. Yeri geliyor The Badlands’da Panam Palmer ile serüvenlere atılıyor; yeri geliyor artık hayatta olmayan birinin anılarını izliyoruz.
V’nin, davasına ortak olduğu ya da olmak zorunda bırakıldığı kişilerden biri de kafasının içindeki Johnny Silverhand olunca ana karakterimiz kelimenin tam anlamıyla ikiye bölünüyor. Bu süreç basit bir kimlik ve taraf mücadelesi olmak yerine etkileyici bir hikayeye doğru evrim geçirecek mi acaba diye sorduğunuzda oyun sizi yüz üstü bırakmıyor.
Johnny Silverhand kendi çıkarlarını kovalayan fanatik bir devrimci olmaktan öteye geçecek mi diye merak ederken Cyberpunk 2077 size “derinliği olan karakter işte böyle olur” diyor. Dolayısıyla Johnny Silverhand sadece Keanu Reeves tarafından canlandırıldığı için iyi bir karakter demek yerine Johnny Silverhand gerçekten iyi yazıldığı için iyi olan bir karakter sonucuna vardık.
The Matrix‘te de halihazırdaki düzene baş kaldıran Neo, burada da ölümden geri dönerek kelimenin tam anlamıyla kişisel mesihimiz ya da şeytanımız olabiliyor. Johnny’e karşı takınacağımız tavır da genel hikayenin dokusunu etkileyebiliyor.
Johnny Silverhand her an karşımıza çıkıp V ile yeni bir sohbete giriştiğinde ikili arasındaki dinamik daha da ilginç bir hal alıyor. Cyberpunk 2077 Johnny Silverhand defterini kapatırken Keanu Reeves’in bu karakter için gerçekten de nokta atışı bir tercih olduğunu eklemeden geçemiyoruz.
Cyberpunk 2077 İnceleme: Son Söz
Night City’de yaşadıklarınızdan sonra kendinizi sık sık ekrana bir tebessüm ile bakarken bulacak, yer yer endüstriyel synthwave ritimlerinin gazıyla çatışmadan çatışmaya koşacak ve bu distopik megakentte karşılaşmayı hiç ummadığınız pek ütopik konseptler ile tanışacaksınız. Derinlikleri olan karakterler ile etkileşime geçerek arkanızda güzel anılar bırakacak, fevkalade bir açık dünyada onlarca saat geçirdikten ve bir o kadar teknik sıkıntıyla boğuştuktan sonra Cyberpunk 2077’nin size uzattığı kalemle kendi hikayenizi yazacaksınız.
Cyberpunk 2077 en başta teknik sorunlarla uzun bir süre daha boğuşması gereken ve iyi bir açık dünya olması için daha fazla pişmesi gereken bir yapım olarak hissettiriyor. Oyun bir RPG olma yolunda emin adımlar atmak yerine RPG elementlerini barındıran bir aksiyon yapımına dönüşebiliyor. Muazzam gözüken fakat temelinde zayıf olan açık dünyası ise çoğu zaman hatalar ve zayıf yapay zeka ile boğuşuyor. Cyberpunk 2077 etkileyici yan görevleri ve sürükleyici ana hikayesiyle öne çıksa da, sekiz yıllık bir yetiştirme sürecinin henüz olgunlaşmamış bir meyvesi olmaktan öteye maalesef geçemiyor.
Problemleri bir noktaya kadar göz ardı ettiğimizde Cyberpunk 2077’nin en azından daha stabil bir hale geleceğine inanıyor ve size “uyan Samuray!” diye sesleniyoruz; çünkü buglarla dolu olsa da yakacağımız bir şehir var.
Çok detaylı ve güzel bir inceleme olmuş 470 lira vermeden oynadım geldim. Teşekkürler savebutonu.com
Kıymetli vaktin için çok teşekkür ederiz Yalçın.