Balatro inceleme dosyamızda bir iskambil kağıdı destesiyle harikalar yaratan oyunu mercek altına alacağız. Ancak bu kez daha farklı bir yaklaşımla ilerleyecek, oyunu doğrudan incelemek yerine oyunun “oyun tasarımı noktasında ne yaptığına” odaklanarak anlatmaya çalışacağım.
Ancak Balatro’ya geçmeden önce tek kişilik oyunların oyun dünyasındaki yerinden bahsetmekte fayda var.
Tek kişilik oyunlarda bugüne kadar sayısız birçok güzel oyun oynadık. AAA dediğimiz yüksek prodüksiyon değerlerine sahip oyunlar, hem de daha az maliyetli; daha küçük ekiplerin elinden çıkmış bağımsız stüdyoların yaptığı oyunlarda saatler geçirdik.
Bu oyunların ortak özellikleri ise arasında oyun dünyasında kendilerinden bahsettirmeleri ve yüksek ticari başarılara imza atmaları oldu.
Eğer tecrübeli bir ekibe, yeterli bir bütçeye ve elbette, geliştirmeye yetecek zamana sahipseniz, AAA tarzı oyunlar yaparak geniş kitlelere ulaşmayı deneyebilirsiniz. Tabii ki bu formül her zaman tutmayacaktır.
Yüksek prodüksiyon değerlerine sahip oyunlar geliştirmek, oyunun ticari başarısını garanti etmez. Çünkü oyunun oyuncuya verdiği temel hissiyat “iyi” olmalıdır. Elbette bu da aslında oyun tasarımında yoğun mesailer harcamaktan geçer.
Elbette madalyonun bir de diğer tarafı var. Daha az kaynakla, sınırlı zamanda, düşük bütçe ve bolca emekle geliştirilen; ancak yüksek prodüksiyonlu rakiplerine benzer derinliği sunabilen oyunlar…
Bugün mercek altına aldığımız Balatro ise tek kişi tarafından geliştirildi ve Steam üzerinde neredeyse 1 milyon satış barajını aştı. Yani ikinci grubun en iyi örneklerinden biri oldu.
Balatro: İskambil ve Kurşungeçirmez Oyun Formülü
Balatro oyununda bir desteğe kağıda sahipsiniz. Evet, bildiğiniz bir deste iskambil kağıdı…
Bu destedeki kağıtlar ile beraber her bölüm için belirlenen hedef sayıya ulaşmaya çalışıyorsunuz. Peki bu basit formülü çekici kılan şey ne? Tüm deneyimi bir iskambil destesi üzerine kuran Balatro’da tam olarak ne yapıyoruz?
Toplama ve çarpma işlemleri ile elimizdeki kağıtları kullanarak belirli bir oynama hakkı ile istenilen puana ulaşmaya veya puanı geçmek için haklarımızı kullanıyoruz.
Haklarımızı kullanırken oyun poker dizilimlerinden faydalanıyor. Yani poker oyununda var olan ve oyuncuya oyunu kazanmasını sağlayacak dizilimler ile siz hedef puana daha kolay ulaşabiliyorsunuz. Bir nevi kombo sistemi gibi düşünebilirsiniz.
Oyun başladığında bir deste kağıttan sekiz tanesi ortaya açık olarak geliyor. Siz oyun hakkınızda açık olan kartlardan en az bir, en çok beş kart kullanabiliyorsunuz. Elbette poker dizilimleri ile daha çok puana ulaşmayı da deneyebilirsiniz.
Oyundaki her kartın kendine ait bir fiş ve sayısal değeri var. Bu değerler bir deste kağıtta olan kartların üzerindeki rakam veya semboller ile ilişkili. 7 kartının fiş değeri de rakam değeri de yedi. Renkli kağıt denilen ve üzerinde yüz olan kartlar (vale, kız, papaz) ise 10’a tekabül ediyor. As kullanmanız durumunda da 11 puan ve fiş değeri kazanabiliyorsunuz.
Oyunun ana mekaniğinde aslında temel matematik var. Yani Balatro’yu Steam’in zirvesine taşıyan ve beni saatlerce ekrana bağlayan formülünün ardında basit matematik var. Poker dizilimleri de mekaniğin yanında yan mekanik olarak konumlandırılmış. Bu sayede sanki bir karakteriniz var, ve aksiyon türünde temel dövüş mekaniklerine sahipsiniz gibi hissediyorsunuz. Dizilimlere bel bağlayarak kombolar yapabilir, düşmanı alt etmek; yani puanınızı en tepeye çıkarmak için temel kart değerlerine de güvenebilirsiniz.
Balatro’yu sayısız oyundan ayıran eşsiz noktasında buradaki oyun tasarımı kararında yatıyor. Basit matematik ve poker dizilimleri ile oluşturulan sade döngü, az önce bahsettiğimz oyun türlerinde aslında sıklıkla karşımıza çıkıyor.
Ben bir babayım, baltam var ve oğlumu korumak için yapabileceğim yegane şey dövüşmek! Ancak baltamı seri şekilde ve farklı hareketler yaparak kullanırsam birden çok düşmana saldırabilir ya da tek düşmana çok daha sağlam hasar verebilirim.
Balatro, sevdiğimiz ve alıştığımız bu oynanış formülünü iskambil destesi ve poker dizilimleri üzerinden tekrar yorumluyor. Ana mekaniğin basit oluşu öğrenme noktasında sorun oluşturmayacak. Ancak iş ustalaşmaya gelince Balatro’ya saatler harcamak zorundasınız. İşte bu derinlik de oyunun en iyi yanlarından biri. Yan mekanikler ile beraber Balatro gibi oyunlar aslında AAA oyunlar kadar derinlik sunabiliyor.
Geliş ve Tekrar Dene Döngüsü
Balatro kolay anlaşılabilir tasarımı ile öne çıkıyor olabilir. Ancak oynadıkça işlerin o kadar kolay olmadığını size sonuna kadar hissettiriyor. Katlanarak artan round geçme puanları sanki soulslike bir oyunda git gide güçlenen rakipler gibi hissettiriyor.
Ayrıca yine her üç roundda bir boss savaşı yapma fırsatı da var. Boss savaşları olan roundlarda zayıflatma özelliği öne çıkıyor. Örnek olarak bazı ellerde “hiçbir kupa çeşidi kağıt puan olarak sayılmaz” kuralı aktif oluyor.
Oyunun bu bölüm tasarımı yapısı sayesinde işlerin zorlaştığını söylemek gerek. Kombo yapmak, hatta bunun yanında diğer yan mekanikleri de kullanarak toplam sayının daha da artmasını sağlamak giderek zorlaşıyor. Böylece run, adil olarak daha zoralyıcı hale geliyor.
Nasıl soulslike bir oyunda bir bölgeyi tamamen aşmak oldukça zorsa, Balatro’da bölümden bölüme geçmek bir o kadar zor. Buradaki “üstesinden gelme” deneyimi de iyi bir soulslike ile birebir örtüşüyor. Tek bakışta birbirinden dünyalar kadar farklı görünen bu oyunlar aslında temel oyun tasarımı formülleri üzerinde hareket ediyor.
Oyunda bir deste kağıt dışında kullanabileceğimiz Jokerler de var. Bunlar her round sonrasında çıkan marketten satın alınabiliyor. Oyuna başladığımız da standart olarak 5 joker kullanma hakkınız var. Bu jokerler sizin oynadığınız kartlara fiş ekleyebiliyor. Aynı zamanda güçlendirici ile beraber çarpan sayınızın artmasını da sağlıyor. Bununla beraber ekstra para kazandırabiliyor veya ekstra bir kart hakkı vererek 8 olan toplam açık kartınızı 9 a çıkarabiliyor.
Bu tasarım ile beraber Balatro oyuncuya build yapma mekaniğini de sunmuş oluyor. Yine büyük oyunlarda olan eşya sistemi ile yaptığınız karakter buildleri, Balatro’da sadece Joker seçerek yapıyorsunuz.
Joker dışında oyunda Spectral ve Tarot olmak üzere iki kart çeşidi daha var. Bu kartlar ile de puan toplamaya çalışırken büyü yapabiliyor veya destenizdeki kartların özelliklerini değiştirebiliyorsunuz. Bu kartlarla da yetenek envanterimizi genişletiyoruz. Bu da bir diğer oyunlarda çok gördüğümüz beceri ağacı olarak karşımıza çıkıyor.
Voucherlar ise oyunda kalıcı olarak kullanabileceğiniz özellikler eklemenizi sağlıyor.
Bunların hepsini para ile yapıyorsunuz. Doğal olarak da her bölüm sonrası o bölüme ve elinizdeki kalan oyun hakkına göre para kazanıyorsunuz.
Balatro oyununu bu mekaniklerini birebir olarak Diablo‘da bile görebilirsiniz. Biri sadece tüm deneyimi iskambil destesi üzerine inşa ederken, diğeri sayısız modelleme, sinematik sunum, dev bir dünya ve detaylı çevre tasarımı gibi unsurlara dayanıyor.
Aynı Diablo’da olduğu gibi Balatro’da da gelişim gösterdikçe yeni destelerin kilidini açıyor, yeni oynanış özellikleri kazanıyoruz. Örneğin biri destenizin daha savaşçı olmasını sağlarken, diğer bir deste de daha çok para kazanmanızı sağlıyor. Burada da aslında RPG oyunlarında gördüğümüz karakter sınıflarına benzer bir yapı var.
Balatro İnceleme: Oyun Tasarımına Dair Son Söz
Balatro, oyun tasarımına dair en iyi dersleri alarak, çok basit bir düzlemde başarısı kanıtlanmış oynanış formüllerini iskambil kağıtlarıyla birleştiriyor. Yani on binlerce, belki de yüz binlerce oyuncuya ulaşmak veya oyuncuyu oyunda saatlerce tutmak için devasa bütçeler şart değil.
Eğer yapacağımız oyunu doğru ölçeklendirmek, oyun tasarımında verimli çalışmalar yapmak, diğer oyunların neleri doğru yaptığını tespit edip, kendi tasarım kararlarımıza yedirmek gerek. Balatro’da yakın tarihte bu argümanın en güçlü ispatlarından biri oldu.
Oyuncusuna birçok kombinasyon yapabileceği özgür bir oyun evreni veren Balatro’yu saklambaça da benzetebiliriz. Oldukça basit, ancak sınırları çok ötede bir oyun tasarımı…
Sevgiler…